Beyşehir Gölü

Beyşehir Gölü Önemli Doğa Alanı (ÖDA), Konya ve Isparta illerine kıyısı olan Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü. Göl içerisinde yükseklikleri 20 ila 50 metre arasında değişen 33 ada bulunuyor. Zengin sucul bitki örtüsüne sahip göl çevresinde bataklık ve sazlık alanlar, bozkırlar, tarım alanları ve meşe ormanları bulunuyor. Kuzey, güney ve batıdaki dağlar İç Anadolu’ya özgü meşe ormanları ve yer yer bozkırlarla kaplı. 

Beyşehir Gölü ÖDA’sı, sahip olduğu biyolojik çeşitlilik ve insan üretimleri açısından büyük önem taşıyor. Yerel halkın ana geçim kaynağı tarım, hayvancılık ve balıkçılık. Özellikle göl çevresinde tahıl ve baklagillerin üretimi yaygın şekilde devam ediyor. Göl, sulama amaçlı olarak da kullanılıyor. Gölün güneydoğusunda yer alan Beyşehir Kanalı ile önce Suğla Ovası’na giden göl suları, buradan Apa Barajı’na aktarılarak Çumra Ovası’na ulaşıyor. Çumra Ovası’ndan Tuz Gölü’ne boşaltılması gereken su, buraya ulaşamadan, tarımsal sulama faaliyetleriyle tüketiliyor. Gölün en büyük adası olan Mada Adası, Anadolu genelinde, iç sularda üzerinde yaşam olan tek ada. Bu adada yaşayan yöre halkı hayvancılık, tarım ve meyve yetiştiriciliğinin yanında balıkçılıkla geçimini sağlıyor.

Beyşehir Gölü ÖDA’sı ile gölü besleyen akarsu ve pınarlar 12 endemik tatlı su balığı türüne ev sahipliği yapıyor. Göldeki iç su balıklarına yönelik tehditlerin başında göle sonradan aşılanan türlerden sudak (Sander lucioperca), yereldeki ismiyle levrek dişli balık geliyor. 1986’da göle aşılanan sudak, etçil bir balık türü olması nedeniyle göldeki diğer balıkları tüketerek gölün ekosistemini tehdit eden yoğun bir baskı oluşturuyor. Endemik balık türleri hayatta kalmak için göle ulaşan akarsulara ve pınarlara kaçıyor. Bu durumu ortadan kaldırmak için, 2017’den yılından bu yana Beyşehir Gölü Havzası’nın endemik balıklarını ve yaşam alanlarını korumak için çalışmalar yürütüyoruz.

1970’li yılların başında Beyşehir Gölü ÖDA’sındaki adalarda ürediği bilinen karabatakların (Phalacrocorax carbo), 2000’li yılların başında gölü terk ettiği düşünülüyordu. 2017 yılında yaptığımız saha çalışmalarıyla, karabatakların ÖDA sınırları içerisinde yeniden üremeye başladığını tespit ettik. 

Gölün su seviyesi, gölü besleyen yüzey ve yer altı sularının kullanımı nedeniyle önemli derecede düşüş gösteriyor. Göl ve göle ulaşan dereler, yakındaki yerleşim yerlerinden boşaltılan atıklar ve tarım alanlarından gelen sızıntılar nedeniyle kirleniyor. Su ve habitat kalitesinde bozulma, habitatların yok olması, suya yapılan müdahaleler Beyşehir Gölü Havzası’nı tehdit eden başlıca tehlikeler arasında yer alıyor.