Göç Yolları

Kuşlar milyonlarca yıldır göç ediyor. Kış aylarında kuzey enlemleri soğuk olduğu için kuşların bu alanlarda yiyecek bulması zorlaşıyor. Kuşlar da beslenebilmek için güneye doğru yol alıyor. Bununla birlikte ekolojik şartlarda meydana gelen ani ve olumsuz değişimler sonucunda, hayatta kalabilmek için göç etmek zorunda kalabiliyorlar. Buna bir orman yangını, kuraklık, yaşam alanlarının tahrip edilmesi gibi durumlar neden olabiliyor.

Her yıl on binlerce kuş, üreme ve kışlama alanları arasında uzun bir göç yolculuğu gerçekleştiriyor. Kuş göçü, her yıl ilkbahar ve sonbahar aylarında oluyor. Kuşların üreme bölgelerine gitmek için yaptıkları ilkbahar göçü, Mart – Haziran aylarına denk geliyor. Üreme dönemi, genel olarak ilkbaharda başlayıp yaz mevsiminin bitimine doğru sona eriyor. Sonbahar göçü ise genellikle Ağustos ayından itibaren başlayıp Kasım ayına kadar devam ediyor.

Türkiye’de şu ana kadar 501 kuş türü kayıt altına alındı. Bu sayının yüksek olmasının nedeni Türkiye’nin farklı habitatlara sahip olması ve önemli kuş göç yollarından iki tanesinin Anadolu üzerinden geçmesi. Anadolu, bulunduğu coğrafi konum itibariyle göçmen kuşlar için önemli bir göç rotası. Özellikle süzülerek göç eden türler açısından, Afrika-Avrupa ve Afrika-Asya doğrultusunda küresel öneme sahip. Bazı türler Türkiye üzerinden geçerek üreme alanlarına ulaşırken, bazıları ise kışlamak için Türkiye’ye göç ediyor. 

Süzülerek göç eden bireyler, karalar üzerinde oluşan ve termal olarak adlandırılan sıcak hava akımları aracılığıyla uzun mesafeleri minimum enerji harcayarak katediyorlar. Bu nedenle kara parçalarını takip ederek gündüz göç etmeleri gerekiyor. Aktif göç eden kuşlar ise kanatlarını çırparak göçlerini gerçekleştiriyorlar. Bu nedenle çok fazla enerjiye ihtiyaç duyuyor ve kondukları alanlarda vücutlarında yağ depoluyorlar. Deniz aşan türler de denilen genelde küçük ötücü grupları içeren bu kuşlar Karadeniz, Akdeniz gibi büyük denizleri bir gecede geçebiliyorlar. 

Tüm bunların yanı sıra her yıl kış aylarında milyonlarca su kuşu, daha kuzeydeki üreme alanlarından yola çıkarak kışlamak için Türkiye’deki sulak alanları ziyaret ediyor. Kızılırmak Deltası ve Gediz Deltası gibi Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altında olan sulak alanlar, kışlayan su kuşları için önemli sulak alan ekosistemleri arasında bulunuyor. Sulak alanlar bu kuşların kışlaması, üremesi, göç yolculuklarında beslenip dinlenebilmeleri için büyük öneme sahip. 

Tehditler ve Koruma Çalışmaları

Göçmen kuşlara yönelik önemli tehditlerin başında geceleme ve beslenme alanlarının tahrip edilmesi geliyor. Göç rotası üzerindeki sulak alanlar tarımsal sulama, baraj ve drenaj gibi sebeplerle kurutuluyor, meralar tarım alanlarına dönüştürülüyor, enerji nakil hatları yada güneş/rüzgar enerji santralleri inşa ediliyor, son koruluklar, yeşil alanlar kentsel ve endüstriyel genişlemeye maruz kalıyor. Özellikle Trakya’da enerji nakil hatları; önemli sayıda leylek, pelikan, şahin gibi türler için ve yine bölgede üreyen ve nesli küresel ölçekte tehdit altında olan şah kartal, küçük akbaba gibi türler için en büyük tehditlerden biri. 2015 yılından bu yana Adana Sarımazı’da yırtıcı sayımları gerçekleştiriyor, yerel koruma gruplarıyla ortaklık halinde çalışmaların sürdürülebilirliği ve etkinliğini genişletmek için kamu kurumlarıyla görüşmeler gerçekleştiriyoruz.

Bu türlerin zorlu göç yolculuklarında mola verdikleri ve dinlendikleri noktalardan biri elektrik direkleri. İzolasyonu olmayan direkler de kuşlar için en önemli tehditlerden biri. 2019’dan bu yana Mersin, Ankara ve Adana’da bu tehditin önlenmesi, kuşların güvenli bir şekilde göç etmesi için çalışıyoruz. Çalışmalarımız kapsamında, kuş göç rotası boyunca kuşlar için yüksek tehlike içeren öncelikli elektrik direklerini belirliyoruz. Belirlenen direkler bölgedeki elektrik dağıtım şirketleri ile paylaşılıyor ve bu doğrultuda izolasyon süreci başlıyor. Toros EDAŞ ve Başkent EDAŞ ile yaptığımız çalışmalar sonucunda bu güne kadar 348 tehlikeli elektrik direği izole edildi.

Göç yolları üzerinde bulunan diğer önemli tehditlerden biri, göçmen kuşlara yönelik avcılık. Özellikle Hatay ili içerisinde kuş avı, göç döneminde ciddi boyutlara ulaşıyor. Yasa dışı avlanan kuşların başında yılan kartalı, arı şahini ve şahin gibi yırtıcılar, leylek gibi türler geliyor. 

Göçmen kuşların karşı karşıya olduğu bir diğer tehdit zehirlenme. Türkiye’de zehirlenmenin etkileri ve vakaları konusunda sınırlı bilgiler olsa da azımsanmayacak bir ölçüde zehirlenme vakası olduğunu biliyoruz. Zehirli yemler, ölen bireylerden beslenen leşçil türlerin zehirlenmelerine neden olabiliyor ve bu durum yırtıcı kuşlar için kalıcı hasarlar bırakabildiği gibi türlerin ölümüyle sonuçlanabiliyor. Yaban hayvanlarına yönelik zehirlenme ilgili raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.

Göç yolları boyunca kuşları tehdit eden faktörlerin en aza indirilmesi amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.