Bozkır ekosistemi, doğal yaşam açısından kurak ve yarı kurak habitatlar bulunduran, endemizmin en yüksek olduğu, Türkiye’nin en zengin ve özgün ekosistemleri arasında yer alır. Bozkırlar Türkiye’deki endemik bitki türlerinin yaklaşık yüzde 80’ine ev sahipliği yapar. Türkiye yüz ölçümünün neredeyse yüzde 40’ını kaplayan bozkırların büyük çoğunluğu İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yer alır.
Bozkır kartalı, küçük akbaba, turna ve toy gibi nesli tehlike altındaki kuşlar ile ceylan, yaban koyunu, sırtlan, Anadolu yer sincabı ve Fırat araptavşanı gibi memelilerin yanı sıra birçok otsu bitki türü bozkır ekosisteminde yaşar. 2015 yılı verilerine göre, Türkiye’de bulunan toplam 10 bin 930 tür damarlı bitki, kuş, kelebek, memeli, sürüngen ve amfibi türü arasında 1130 tanesi bozkırlara bağımlı olup nesli tehlike altında, tehdide yakın veya yetersiz veri statüsünde. Türkiye’de ayrıca bozkırlara bağımlı ve ulusal ölçekte tehlike altında olan altı küçük memeli yaban hayvanı türü bulunuyor. Türkiye bozkırları dünyadaki 36 biyoçeşitlilik sıcak noktasından İran-Anadolu bölgesinde yer alır.
Bozkırlarda buğday, arpa ve yulaf gibi temel besin kaynakları yetişirken, yoğun olarak hayvancılık faaliyetleri de sürdürülür. Ayrıca bozkırlar, dünya üzerindeki karbonun yüzde 33’ünü barındıran önemli karbon yutakları olarak kabul edilir. Orta Asya’da geniş alanlara yayılan bozkırlar, batıda İç Anadolu’ya kadar uzanır. Anadolu bozkırları, karaçam ve meşe ormanlarının açılmasıyla oluştuğundan Asya bozkırlarından farklı yapıya sahiptir. Asya bozkırlarında karasal iklim hakim olup buğdaygiller baskın iken, Türkiye’de Akdeniz ikliminin etkisiyle geniş ve yumuşak yapraklı otsu bitkiler daha yaygın görülür.
Yapılaşma, plansız ağaçlandırma, habitat parçalanması, aşırı otlatma, avcılık, tür kaçakçılığı, yasadışı bitki toplama ve yoğunlaşan tarım, bozkırların ve barındırdığı canlı türlerinin karşı karşıya olduğu tehditler arasında yer alıyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar Türkiye’de bozkır ve bozkır orman alanlarının en az yüzde 44 azaldığını gösteriyor. Yüksek habitat kaybı ve düşük korunma oranı nedeniyle Dünya Doğa Koruma Birliği (IUCN), bozkırları kapsayan ılıman çayırları en çok tehdit altındaki biyomlardan biri olarak kabul ediyor.
Uzun yıllardır Türkiye bozkırlarında üreyen nesli tehlike altındaki kuş türleri için çalışmalar yürütüyoruz. Bu kapsamda yeni bir koruma programı başlattık. Tehlikedeki sürmeli kızkuşu, küçük akbaba, bozkır kartalı, şah kartal, toy, turna ve dikkuyruk gibi yedi bozkır kuşu türü için oluşturduğumuz bu program, tarım alanlarını ve meraları kullanan yerel halkla ortaklık içinde yürütüldü. Bu kuşlar, tarım alanları, özel araziler ve meralar gibi dağınık alanlarda üredikleri için yasal korumanın yanında yerel halkın da katılımıyla korunmaları büyük önem taşıyor. Çalışmalarımız neticesinde, dünyanın farklı yerlerindeki örneklerden faydalanarak bu nadir kuşların yaşadığı kırsal alanlarda iletişim ağları kurduk ve bu türler için önemli yaşam alanlarını belirledik. Bu süreçte Bulgaristan Kuşları Koruma Derneği (BSBP) ve Macaristan Kuşları Koruma Derneği (MMI) küçük akbaba, şah kartal ve bozkır kartalının, Orta Doğu Ornitoloji Derneği (OSME) ise Orta Anadolu’da dikkuyruk türünün korunmasına katkı sağlayan paydaşlarımız oldu.
Urfa Bozkırları
Türkiye’nin en geniş bozkır ekosistemlerinden biri olan Urfa Bozkırları, nesli tehlike altında olan ceylan, çizgili sırtlan, uzun kulaklı çöl kirpisi, toy, çöl koşarı, kelaynak, çöl varanı ve Fırat kaplumbağası gibi birçok türe ev sahipliği yapıyor.
Fotoğraf: © Turan Çetin
Fotoğraf: © Mahmut Koyaş
İç Anadolu Bozkırları
İç Anadolu Bozkırları, genellikle kıraç, az yağış alan ve bozkır bitki örtüsünün hakim olduğu ekosistemlerdir. Bu bozkırlar, Ankara, Konya, Aksaray, Niğde gibi illeri kapsayan Türkiye’nin iç kesimlerinde yaygın olarak görülür. Barındırdığı biyoçeşitlilik ve ekolojik fonksiyonu açısından büyük öneme sahip İç Anadolu Bozkırları: Aliken, Acıkır Bozkırları, Polatlı – TİGEM, Akyay Ovası, Tuz Gölü gibi birçok Önemli Doğa Alanı’na (ÖDA) ev sahipliği yapar.