Dağlar

Dağlar, dünyanın yüzeyini şekillendiren doğal oluşumlardan biri olarak biyolojik çeşitlilik açısından oldukça zengin alanlardır. Ev sahipliği yaptıkları canlı çeşitliliği ile öncelikli ekosistemlerden arasında yer alır.

Dağlar, genellikle kara parçalarının yükselmesi sonucu oluşan yükseltili araziler olarak tanımlanır. Kıtaların sert kabuklarının altında hareket etmesi ve çarpışması, dağ oluşumunu tetikleyen temel sebeplerden biridir. Bu hareketler sonucunda kaya tabakaları yükselir ve kırılır, ardından erozyon ve diğer doğal süreçler dağları şekillendirir.

Dünya üzerinde birçok farklı türde dağ bulunur. Bunlar arasında tektonik hareketler sonucu oluşan sıradağlar yer alırken, volkanik faaliyetlerle meydana gelen dağlar da bulunur. Sıradağlar genellikle uzun ve geniş bir alana yayılırken, volkanik dağlar daha dik ve sınırlı bir alanda yükselir.

Dağlardaki bitki ve hayvan türleri, dağların farklı katmanlarında görülen iklim tiplerine ve diğer yaşamsal koşullara bağlı olarak değişkenlik gösterir. Yüksek rakımlarda, sıklıkla soğuk ve karasal bir iklim hüküm sürerken, daha alçak rakımlarda daha ılıman ve nemli bir iklim görülür. Canlılar da kendi ihtiyaçlarına göre bu katmanları yaşam alanı olarak belirler.

Dağlar insanlık tarihi boyunca da önemli alanlar arasında yer almıştır. Hem zorlu koşulları hem de yükseklikleri nedeniyle, dağlar sıklıkla insanlar için birer sığınak veya doğal sınır olmuştur. Aynı zamanda, dağların yüksekliklerinde bulunan doğal kaynaklar, su kaynakları ve tarım alanları insanların temel yaşamsal ihtiyaçlarına yanıt vermiştir.

Ancak insan kaynaklı tehditler sonucunda, dağlardaki ekosistemler büyük ölçüde tehlike altındadır. Orman kesimi, madencilik faaliyetleri, yayla yollarının açılması, yaylacılık faaliyetlerinin ticari bir kimliğe bürünmesi, kirlilik ve iklim krizi gibi faktörler, dağ ekosistemlerini ve biyolojik çeşitliliği olumsuz etkilemektedir. Bu hassas ve benzersiz ekosistemlerin içinde yaşayan canlılarla birlikte korunması için Türkiye’nin birçok farklı noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Köroğlu Dağları

Köroğlu Dağları, Ankara ilinin kuzeyindeki dağların batı kısmını içine alıyor. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan bu dağ silsilesi; kuzeyde ve doğuda Ankara-Bolu yoluyla batıda ise Beypazarı-Bolu yoluyla sınırlanıyor. Alanın güney kısmında Kavaklı Dağı yer alıyor. Kavaklı Dağı’ndan doğan Süvari Çayı, Sakarya Nehri’nin bir kolu olan Kirmir Çayı ile birleşiyor. Bu dağlar, bodur meşeliklerle kaplı kıraç tepelerden, daha yükseklerden ise sarıçam ve karaçam ağırlıklı iğne yapraklı ormanlardan, yüksek dağ çayırlarından ve az miktarda tarım alanından oluşuyor.

Bolkar Dağları

Bolkar Dağları, Doğu Akdeniz Bölgesi ve Orta Anadolu Platosu arasında kalan büyük bir dağ silsilesidir. İki bölgenin geçiş noktasında bulunması ve büyük çeşitlilik gösteren jeomorfolojik yapısı, Bolkar Dağları’nın doğal yaşam ve nadir türler açısından Türkiye’nin en benzersiz alanlarından biri olmasını sağlamıştır. Dağın orta bölümündeki yüksek dağ çayırları (alpin kuşak) temmuz ayına kadar karlarla kaplıdır ve yer yer buzul gölleri içerir. Bu göllerden birinde (Kara Göl) endemik ve nesli tükenmekte olan Toros kurbağası (Rana holtzi) yaşıyor. Yaban hayatı açısından oldukça zengin olan bu dağ silsilesi, yaban keçisi (Capra aegagrus), vaşak (Lynx lynx), kurt (Canis lupus) gibi memeli yaban hayvanları ile birlikte yüksek dağların süsü olan urkeklik (Tetraogallus caspius) için önemli habitatlar barındırıyor.

Doğu Karadeniz Dağları

Doğu Karadeniz Dağları, Doğu Karadeniz’in kıyı şeridine paralel olarak uzanan, yaklaşık 250 kilometre uzunluğunda ve büyük ölçüde bazik volkanik kayalardan oluşan, çok büyük bir dağ silsilesini içerir. Alanın batı sınırını Harşit Çayı, güneydoğu sınırını Çoruh Nehri, doğu sınırını ise Karçal Dağları ve Gürcistan sınırı oluşturur.