Ormanlar, dünyanın en zengin ve karmaşık ekosistemlerinden biridir ve zengin biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yaparlar. Orman ekosistemleri, birbirleriyle etkileşim halinde olan çeşitli biyolojik, kimyasal ve fiziksel bileşenlerden oluşur. Bu ekosistemler, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar, mantarlar, mikroorganizmalar, toprak ve su gibi unsurları içerir. Binlerce farklı bitki, memeli, kuş, sürüngen, balık, amfibi, sürüngen, böcek türleri ile birçok mikroorganizma ormanlarda yaşar. Bu çeşitlilik, farklı türler arasındaki etkileşimler ve bu ekosistemlerin sağlığını sürdürmek için önemlidir.
Türkiye’nin yüzölçümünün yaklaşık %30’u ormanlık alan olarak nitelendiriliyor. Karadeniz Bölgesi’nde nemli ve yoğun karışık ormanlar bulunurken, Ege ve Akdeniz kıyılarında maki sistemi ile iç içe geçen kızılçam ormanları yaygındır. İç Anadolu’da ise karaçam ve meşe gibi yaprak döken orman türleri hakimdir. Türkiye’nin ormanları genellikle kuzeyde ve batıda yoğunlaşmıştır. Orman ekosistemlerindeki biyolojik çeşitliliğin korunması, ekosistemin işlevselliğini ve dayanıklılığını sağlar. Farklı türler, ekosistem içindeki besin zinciri ve döngülerde önemli roller üstlenirler. Örneğin, birçok bitki türü, toprak erozyonunu önler, karbonu depolar, su döngüsünü düzenler ve habitat sağlar. Aynı şekilde, farklı hayvan türleri, tozlaşma, tohum dağılımı ve zararlı böcek kontrolü gibi ekosistem hizmetleri sağlarlar.
Orman Kanununa göre ormanların korunması, geliştirilmesi ve etkin bir şekilde yönetilmesi önceliktir. Ancak son yıllarda Türkiye’deki ormancılık politikalarında önceliğin ekolojiden ekonomiye geçiş yaptığı görülüyor. Aşırı ağaç kesimi, orman vasıflarının değiştirilmesi ve maden faaliyetlerindeki artış nedeniyle ormanlar üzerindeki baskı giderek artıyor. Diğer taraftan ormansızlaşmanın neden olduğu iklim değişikliği de orman yangınlarına ve böcek baskısına sebep olarak orman varlığını tehdit ediyor. Kanunda da yer aldığı gibi orman ekosistemlerin korunması, geliştirilmesi ve ekolojik temelli yönetilmesi gerekiyor. Politikaların bu doğrultuda planlanması ve uygulanması, orman ekosistemlerin geleceği için kritik rol oynuyor.
Meşe Ormanları
Meşe ormanları, içerisinde farklı meşe türleri ile farklı bitki türlerinin bir arada bulunduğu biyoçeşitlilik açısından zengin olan doğal bir orman ekosistemidir. Bu ormanlar, düşük rakımlardan yüksek dağlık bölgelere kadar çeşitli iklim ve arazi koşullarında bulunabilirler. Meşe ormanları, genellikle yaprak döken ormanlardır ve geniş yaprakları ağaçlardan oluşur. Meşe ağaçları, Quercus cinsine ait geniş yapraklı ağaçlardır ve dünya genelinde yaygın olarak bulunurlar.
Fotoğraf: © Ali İhsan Gökçen
Fotoğraf: © Ahmet Özyurt
Orman Yangınları
İç Anadolu Bozkırları, genellikle kıraç, az yağış alan ve bozkır bitki örtüsünün hakim olduğu ekosistemlerdir. Bu bozkırlar, Ankara, Konya, Aksaray, Niğde gibi illeri kapsayan Türkiye’nin iç kesimlerinde yaygın olarak görülüyor. Barındırdığı biyoçeşitlilik ve ekolojik fonksiyonu açısından büyük öneme sahip İç Anadolu Bozkırları Aliken, Acıkır Bozkırları, Polatlı – TİGEM, Akyay Ovası, Tuz Gölü gibi birçok Önemli Doğa Alanına (ÖDA) ev sahipliği yapıyor. Bozkırlar bitkiler açısından son derece zengin habitatlar. Sadece Acıkır’da, tamamı Türkiye’ye endemik olan ve ÖDA kriterlerini sağlayan 19 bitki türü bulunuyor. Beypazarı geveni (Astragalus beypazaricus), yavşanlar (Artemisia santonicum) gibi birçok endemik bitki türü bu bölgede yetişiyor.