Doğu Karadeniz Dağları, Doğu Karadeniz’in kıyı şeridine paralel olarak uzanan, yaklaşık 250 kilometre uzunluğunda ve büyük ölçüde bazik volkanik kayalardan oluşan, çok büyük bir dağ silsilesini içerir. Alanın batı sınırını Harşit Çayı, güneydoğu sınırını Çoruh Nehri, doğu sınırını ise Karçal Dağları ve Gürcistan sınırı oluşturur.
Karadeniz’in kıyı çizgisinden başlayan dağlar, batı bölümlerinde nispeten alçak olup doğuya doğru gidildikçe yükselir ve Türkiye’nin en yüksek dördüncü zirvesi olan 3932 metrelik Kaçkar Dağları ile doruğa ulaşır. Bölgede 3000 metrenin üzerinde çok sayıda zirve bulunur. Bunlar arasında; Deveboynu Tepe (3082 m), Soğanlı Dağları (3376 m), Altıparmak Dağı (3499 m), Demir Dağı (3188 m), Güngörmez Dağı (3523 m), Kurt Dağı (3224m) ve Gül Dağı (3348 m) yer alır.
Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgesi olan Doğu Karadeniz Dağları’nda yıllık yağış miktarı 2 bin 500 milimetreye kadar çıkar ve deniz seviyesinden zirvelere gidildikçe ılıktan soğuğa değişen ısı farklılıkları görülür. Alanın değişik jeolojik yapısı ile alandaki yağış, yükseklik ve sıcaklık farkları yaşam alanlarında ve türlerde büyük bir çeşitliliğin olmasını sağlar. Bu yaşam ortamları kuzeyden güneye doğru şöyle sıralanır: Kayalıklar ve yer yer kumullardan oluşan kıyı ekosistemi, nemli akarsu bitki örtüsünün uzandığı akarsular, tarım alanları, alçaklarda yaprak döken ormanlar (kayın, gürgen, kestane, kızılağaç), daha yüksek rakımlarda iğne yapraklı ormanlar (doğu ladini, Doğu Karadeniz göknarı, sarıçam), karışık yüksek dağ ormanları, orman kuşağı içinde ve orman sınırı üzerinde orman gülü (Rhododendron spp.) çalılıkları, turbalık alanlar, yüksek dağ çayırları, çok yüksek zirvelerde yer alan alpin göller ve sarp kayalıklar. Orman kuşağı, alçak kesimlerde yerini çay ve fındık bahçelerine bırakmışsa da daha dik ve yüksek yamaçlar çoğunlukla doğal yaşlı ormanlara ev sahipliği yapmaya eder.
Bu çok özel coğrafya, dünyada yalnızca Kafkasya bölgesinde yaşayan dağ horozunun (Tetrao mlokosiewiczi) en büyük popülasyonlarını barındırır. Bölge; sakallı akbaba (Gyapetus barbatus), küçük akbaba (Neophron percnopterus), kızıl akbaba (Gyps fulvus), kara akbaba (Aegypius monachus), kaya kartalı (Aquila chrysaetos), küçük kartal (Hieraaetus pennatus) ve bıyıklı doğan (Falco biarmicus) gibi yırtıcılar için önemli üreme alanıdır. Alanda üreyen diğer öncelikli türler arasında urkeklik (Tetraogallus caspius) yer alır.
Yaban keçisi (Capra aegagrus), çengelboynuzlu dağ keçisi (Rupicapra rupicapra), ayı (Ursus arctos), vaşak (Lynx lynx), kurt (Canis lupus) ve alaca sansar (Vormela peregusna) bu dağlarda yaşayan memeli türlerinden bazılarıdır. Fındık faresinin (Muscardinus avellanarius) bölgedeki alt türü olan Muscardinus avellanarius trapezius Türkiye’ye endemiktir.
Bölge özellikle barındırdığı dar yayılışlı, endemik sürüngen ve çift yaşamlı türleri açısından oldukça önemlidir. Bu türler arasında çift yaşamlılardan, kafkas semenderi (Mertensiella caucasica) ve sürüngenlerden Klark kertenkelesi (Darevskia clarkorum), Hemşin yılanı (Natrix megalocephala), tosbağa (Testudo graeca), Kafkas engereği (Vipera kaznakovi) ve Çoruh engereği (Vipera pontica) bulunur. Alan, ülkemize endemik Baran engereği (Vipera barani) ve Çoruh engereği (Vipera pontica) için küresel ölçekte önemlidir.
Bölgedeki plansız yapılaşma ile dereler üzerine inşa edilen hidroelektrik santraller (HES), buradaki biyolojik çeşitliliği tehdit eden faktörlerin başında geliyor. Uzun yıllardır Doğu Karadeniz Dağları’nın korunması için araştırma ve savunuculuk çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bölgedeki biyoçeşitlilik verilerinin güncellemesi amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.